SİMERANYA İSİMİNDE BİR MEMLEKET
Belki bir gün ben de yazarım başımdan
gelip geçenleri... ama o güne kadar, bu benim his günlüğüm olacak sanırım.
Ortaokulda yazılan acemi şiirlerin aniden bulunması gibi biraz utançla biraz da geçmişe duyulan tatlı bir özlemle
gülümsetecek bir süre sonra…
Belki bir gün neden Simeranya ‘ya(*) yolculuk ettiğimden kendime bahsederken size de bahsederim…
Kimbilir ?
Alışamadığım
bu çağdan, yaşamak kadar yazmaktan da korktuğumdan, açık açık ve ispatla bahsederim. O güne kadar
başkalarından, başkalarının bende
yarattığı hislerden, apansız gelen cevabı kolay olmayan sorulardan bahsedeceğim
gibi… gibi diyorum çünkü yazmak konuşmak
kadar kontrol dışı olabiliyor. Klavyenin
başına geçerken zihnimde yazacaklarım o kadar netti ki şimdi bunları yazınca
anlıyorum işte yazarla yazan arasındaki farkı… Yazar olamayabilirim belki ama
yazan olmaya niyetlendim bir kere ve yazmaya yemin ettim bin kere… Belki bir gün
diye ertelenen her şeye dahil olup ukte olarak kalmasın diyedir bu başlangıç.
“Ne
olduğunu bilmiyorum. Her zaman bir şeyler sakladım ve biriktirdim ve günlükler
fikriyle her zaman ilgilenmişimdir. 10 farklı kişisel günlüğüm olmalı: Bir rüya
günlüğü tutuyorum, yoga günlüğü tutuyorum, tanıştığım insanlar ve bana
söyledikleri, bana verdikleri tavsiyeler hakkında günlükler tutuyorum.
Oyunculuk günlüğü tutuyorum. Kolaj kitapları tutuyorum. " böyle demiş Emma Watson..Okuduğumda çok tanıdık geldi. Ben de yaptım
bunu ama çoğunlukla da zihnimde… belki de bu yüzden daha çok karmaşıklaştı işler
belleğimde… İşte bu zihin günlüklerinden birinde çok ama çok uzun süre önce
izlediğim çok da beğenmediğim bir olan ‘Dinle Ney’den’(**) filminde‘Yazmasaydım
unuturdum ‘diyordu karekterlerden biri… Ben de yazıyorum şimdi yarın unutmamak
için. Filmden çok da beğenmediğim diye
belirtmemin özel bir sebebi var. Bir arap atasözü var çok sevdiğim “Hûz mu
safa, dama kader” . Meali istediğini al beğenmediğini bırak.(***) Benim aklın bir
süredir çalışma prensibi bu. İzlenen filmden nasip o kadarmış ki sadece yazmak
Hayatımıza
giren insanlar kadar önemli olabiliyor resimler, kitaplar, şarkılar ve belki
şiirler. Kutsal filminiz kutsal şiiriniz, şarkınız, romanınız olabilir ki benim
vardır. O yapıtlarda ruhunuza akan
Tanrısal bir mesaj ve bir bütünleşme vardır. Onların yeri ayrıdır. Ve kalan tüm
yapıtların aynıdır benliğinizde karşılığı … Daha açık anlatmam gerekirse bir
insanın ahir ömründe okuduğu kutsal
saydığı kitap dışında, diğer tüm kitaplar
aslında ‘tek bir cümle’ için
okunmuştur. Başında, ortasında, sonunda ya da bir dipnotta bulursunuz onu… O cümle sizdedir ama sizin değildir.
Kutsal şarkınız dışında dinlenen diğer tüm şarkılar tek bir anıya fon müziği
olmuştur hayatınıza değil. Saatler harcanan diziler, filmler tek bir duygunun
yara bandıdır. O an ruhunuzda neresi kanıyorsa oradadır o bandaj ve derin
boşluğunuzda çok bir karşılığı ve anlamı yoktur. İnsanlar da böyledir zannımca tek
bir an, birkaç yıl yada hayatınızın bir döneminde sizinle aynı yolda yürürler.
Varlıkları iyi gelir, yalnız hissetmezsiniz… kimisiyle aynı dünya görüşünü
paylaşırsınız kimisi ise sadece duygudaşınızdır. Hepsinden bir şey alır bir şeyler
verirsiniz. Maddeler arası ısı transferi gibi her ikiniz aynı ısıya
geldiğinizde yollar ayrılır. Alma verme bitmiştir. Ama titreşimleriniz aynıysa
ki bu aslında frekanstır, yanyanasınızdır yanyana olmasanız dahi…
Şimdi ben size yollarımın ayrıldıklarını yazsam yoksa yolu
mu?
Yolda olmak mı olmak mı güzel yoksa bir yola sahip olmak mı?
Yolu bitirmek mi güzel yoksa yola çıkmak mı?
Simeranya nasıl bir memleket? Simeranya ‘ya gidilebilir mi?
Sahi Simeranya diye bir yer var mı?
(* )Simeranya
: Peyami Safa ‘nın Yalnızız romanındaki Samim ‘in ütopik kurgusal ülkesidir. Romanı okursanız Samim’i sevmeyebilirsiniz ama Simeranya sevilesi
bir yerdir..
(**) Dinle Ney’den : Mesnevinin ilk cümlesi
aynı zamanda 2008 yapımı Jacques Descamps filminin adı. Şimdi bunları yazarken birşeye aydım. Mesnevi
aslında dini bir kitap. Türkiye‘ye sosyal medyanın gelişi ile Mevlana ve
Mesnevi magazinel bir boyutta paylaşılır olsa da şiir şeklinde hadislerle
harmanlanmış bir kur’an tesfiridir. İlk sözü ve emri Oku olan kutsal kitabın bir tefsirinin ‘Dinle’ denilerek başlaması sanıyorum üzerine
düşünülmesi gereken bir konu..
Yorumlar
Yorum Gönder